Kalemin Namusu, Silahın Zulmüne Galip Geldiğinde
Kalemin Namusu, Silahın Zulmüne Galip Geldiğinde
Tarih, iki zıt kuvvetin ebedî mücadelesine şahittir: Biri yıkan, diğeri yapan; biri kan döken, diğeri o kanı durdurmaya çalışan. Bu mücadelenin bir cephesinde kaba kuvvet, yani silah vardır; diğer cephesinde ise idrak, vicdan ve hakikat, yani kelâm ve kalem.
Kalemin gücü, kelâmın gücünden, kelâmın gücü de kişinin kişiliğinden ileri gelir.
Silahın gücü, yapıldığı çeliğin sertliğinden gelirken, kalemin kudreti, onu tutan elin vicdanından ve o vicdana istikamet veren “kişilikten” beslenir.
Ve tarih nice defalar isbat etmiştir ki; “Kalemin gücü, silahın gücünden daha güçlü ve etkisi daha kalıcıdır.”
Zira silah, bedene hükmeder; kalem ise zihne, ruha ve en nihayetinde tarihin seyrine…
Kelâmın İmtihanı: Hakikat mi, Propaganda mı?
Yaşadığımız devir, bir iletişim, medya ve reklam devridir. Gücün aslı, artık tanklardan ve füzelerden ziyade, o tankların ve füzelerin “gerekçesini” yazan kalemlerden, o zulmü “meşrulaştıran” manşetlerden alınmaktadır.
Eğer bir savaş makinesi, sadece silahla çalışsaydı, onu durdurmak nisbeten kolay olurdu. Lakin asıl tehlikeli olan, o savaş makinesinin “medya ayağıdır.” O ayak ki, katliamı “meşru müdafaa,” etnik temizliği “güvenlik operasyonu,” soykırımı ise “talihsiz bir zayiat” olarak tasvir eder. İşte bu, kalemin namusunu yitirdiği, silahın uşağı olduğu andır.
Kalemini kan akıtmak için satanlara karşı, kalemini kanı durdurmak için atanların farkı; insanlık farkıdır.
Bugün, bu “insanlık farkını” cihan şümul bir hadisede, Batı medyasının en büyük kalelerinden biri sayılan New York Times’ın (NYT) surlarında açılan gedikte müşahede ediyoruz.
Vicdanın Ayaklanması: 300 Namuslu Kalem
Haber, soğuk ve net: Aralarında yazarların, akademisyenlerin ve sanatçıların bulunduğu 300’ü aşkın vicdan sahibi, kalemlerini bir kenara koymuyor; bilakis kalemlerini en güçlü “atarak” bir tavır ortaya koyuyor.
NYT gibi devasa bir medya gücünün “Görüş” bölümüne artık yazmayacaklarını ilân ediyorlar.
Bu bir boykottan öte, bir “vicdanî ret” eylemidir. Bu, kelâmın, kendisini kirleten mürekkebe karşı isyanıdır.
İthamları, medyanın faaliyetinin nasıl bir propagandaya dönüştüğünü tasvir etmektedir:
* NYT, “savaşın medya ayağı” olmakla suçlanmaktadır.
* Haber merkezinin, “katliam”, “etnik temizlik” ve “işgal edilmiş toprak” gibi hakikati yansıtan tabirlerden “kaçının” talimatı vermesi, gerçeğin nasıl tahrif edildiğinin isbatıdır.
* Gazze’deki soykırıma ve adaletsizliğe “suç ortağı” olmamak için bu kararı almışlardır.
Bu 300’den fazla yazar, akademisyen ve sanatçı, “kişiliklerini” ortaya koymuşlardır. Onlar, “Sözsüz Çığlıklar” gibi teyitsiz ve propaganda maksatlı haberlerin geri çekilmesini talep ederek, yalanın üzerine inşa edilen bir haberciliği reddetmektedir. En vurucu talepleri ise, Yayın Kurulunun ABD’nin İsrail’e silah ambargosu uygulamasını talep etmesidir.
İşte bu nokta, makalenin başındaki hikmetin tecelli ettiği yerdir: “İsrail silahını kan dökmek için kullanırken, bir kısım şerefli kalem sahibi yazar kalemini kan dursun diye şerefli ve namuslu bir karara imza attı.”
Onlar, kalemlerini, doğrudan silaha karşı bir kalkan olarak kullanmışlardır.
Tarihe Düşülen İbretlik Not
Tarih, her zaman galipler tarafından yazılmaz. Bazen tarih, o galiplerin zulmünü yazmayı reddeden “mağlup” ama “onurlu” kalemler tarafından yazılır.
NYT’de yaşanan bu hadise, medyanın sadece bir haber verme vasıtası olmadığını, aynı zamanda bir “savaş makinesinin parçası” olabileceğini gösteren ibretlik bir vesikadır. Silah üreticileri mermiyi yapar; bazı medya kurumları ise o merminin “ahlâkî” zeminini hazırlar. 300 yazarın bu duruşu, işte bu ahlâksız zemini çökertmeye yönelik bir hamledir.
Filistinli gazetecilerin kanı ve canı pahasına dünyaya duyurmaya çalıştığı hakikatler, Batı’nın konforlu ofislerinde sansürlenirken; bu 300 kalem, o sansür mekanizmasının bir dişlisi olmayı reddetmiştir.
Unutulmamalıdır ki;
Dünyayı silahlar değil, kalem ve kelam değiştirir.
Bu 300’den fazla yazar, kelâmın gücünü ve kalemin namusunu, silahın gücüne ve zulmün propagandasına karşı kullanarak, tarihin doğru tarafına şerefli bir imza atmışlardır. Onların bu tavrı, “kalemin namusunun, silahın (ve onun uşağı olan propagandanın) namusunu nasıl deldiğinin” en parlak ve en yeni misalidir.
🖋️ Makalenin Özeti
Bu makale, kalemin gücünün ve namusunun, silahın kaba kuvvetinden ve zulmünden daha üstün olduğu ana fikri üzerine inşa edilmiştir. Günümüzün bir medya ve iletişim çağı olduğunu, bu yüzden savaşların meşruiyetinin artık silahlardan çok “kalemler” ve “manşetler” üzerinden sağlandığını vurgulamaktadır.
New York Times’da (NYT) 300’den fazla yazarın, gazetenin Filistin karşıtı önyargılı yayınlarını ve “savaşın medya ayağı” gibi faaliyet göstermesini protesto ederek yazılarını çekmesi, bu duruma somut bir misal olarak sunulmuştur. Bu yazarların, “katliam” ve “etnik temizlik” gibi ifadelerin kullanılmasını yasaklayan bir kuruma “suç ortağı” olmayı reddetmesi, kalemin namusunu korumak adına atılmış şerefli bir adım olarak tasvir edilmiştir.
Makale, bu 300 yazarın, kalemlerini kanı durdurmak için kullandığını ve dünyayı asıl değiştirecek olanın silahlar değil, hakikate hizmet eden “kalem ve kelam” olduğunu belirterek son bulmaktadır.
Hazırlayan: Mehmet Özçelik
 www.tesbitler.com
30/10/2025
 